Platonik Aşk

Genelde icatlar,keşifler,hastalıkların isimleri bulan kişilerin isimleri oluyor yada bu isimden esinlenerek oluşturuluyor.Peki platonik isminin esin kaynağı ne olabilir?
Zamanın baya gerisine gidelim,filozofların arasına karışalım.Şimdi birşeyler aklına gelmeye başladı mı?
Evet bakalım doğru mu tahmin etmişsin? Platon desem...Platonik Platon...

Platon okulundaki öğrencilerden birine aşık olmuş ve karşılık alamamış.O günden bugüne Platonun hatırasını yaşatmak için imkansız aşklara platonik aşk diyoruz.Her platonik aşkınızda Platonu anmayı unutmayın sakın...

Zilli

Zilli kimi zaman sevimli bir ifade olarak kimi zaman aşağılama olarak kullanılır.Küçük şirin kızları severken bazen ne zilli şey deriz.Peki zilli ne demek,nereden geliyor?Öğrenince çok şaşırdım,kökeninin Osmanlıya dayandığını tahmin edebilirmiydiniz,sanırım edemezdiniz.Sizler için sevgili Tijen araştırdı ve gün ışığına çıkardı.

Zamanın birinde kadınlardan nefret eden bir Osmanlı padişahı kadınların ayak bileklerine zil takmayı emretmiştir. Böylelikle saray içerisinde kendine yaklaşan kadınları anlayıp yolunu değiştiriyormuş. Bu olaydan sonra zilli kelimesi kadınlar için bir aşağılama olarak kullanılmış.

Peki kimdir bu kadınlardan nefret eden padişah,işte bu tarihin karanlık sayfalarında kalmış bir bilgi.Henüz bu bilgiye ulaşamadık,tozlu sayfaları araştırmaya devam ediyoruz.

Barış

Barış simgesi olarak kullanılan işaret nereden geliyor? Bu işaret ilk olarak nükleer silahlanmayı protesto ederken kullanılmış.Germen ve İskandinav alfabesinde ölümü belirten ideogrammış,Gerard Holton tarafından geliştirilerek 1958 yılında ilk olarak kullanılmış.

Bunu öğrenerek daha mutlu olduğunuz değil mi? Bilgi böyle birşey işte,mutluluk yapıyor :))

Troya Efsanesi

Mitoloji sevenler için mitolojik bir hikaye.

Troya dendiğinde akla ilk gelen, ünlü Troya Savaşı. Söylencelerle süslenmiş bu savaş, ünlü ozan Homeros'un İlyada adlı eseriyle ölümsüzleşmiş. Bu nedenle Troya'dan söz ederken tarihi gerçeklerle söylenceler iç içe geçmiş gibi düşünülüyor. Troya savaşının söylencesel öyküsü lolkos kralı Peleus ile Okyanus kızları diye anılan Nereidlerden biri olan Thetis'in düğün töreninde başlar. Düğüne haset tanrıçası Eris çağrılmamıştır. Buna çok kızan Eris, bir oyun oynamaya karar verir ve herkesin göreceği bir yere bir elma bırakıverir. Elmanın üzerinde "En güzele" yazmaktadır. Elmanın kime verileceği konusunda anlaşma sağlanamaz, Troya prensi Paris'in hakemlik yapmasına karar verilir. Antikçağ söylencelerinde bu olay, dünyanın ilk güzellik yarışması olarak anılıyor. Her üc tanrıca da Paris'e kendisini seçerse çeşitli armağanlar vereceklerini söylerler. Hera onu, Asya Kıtası'nın hakimi ve dünyanın en zengin insanı yapmayı teklif eder. Athena'nın önerisi, Paris'i dünyanın en yakışıklı, en akıllı insanı ve en güçlü savaşçısı yapmaktır. Afrodit'inkiyse dünyanın en güzel kadınının aşkını vermektir. Bu kadın Spartalı Helen'dir. Sonuçta Paris Afrodit'in önerisini kabul eder ve altın elmayı ona verir. Paris'in Sparta'ya gidip Helen'i kaçırması ve Troya'ya getirmesi Akhaları çok kızdırır ve ordularını toplayıp Troya'ya gelirler. Böylece ünlü savaş başlamış olur. Söylence, uzun zaman süren bu savaşın sonunda Akhaların galip geldiğini ve Troya'yı yakıp yıktıklarını söylüyor.

Bu elbette işin söylence yanı. Gerçekteyse Akhaların Troya'ya saldırmaları ekonomik nedenlere dayanıyordu. Ticaretin bilindiği çağlardan beri Ege dünyası, Akdeniz'i Karadeniz'e bağlayan ticaret yolları, altın, kumaş, kenevir, gemi kerestesi, kurutulmuş balık, tahıl, köle, amber, şarap, yeşim ve zeytinyağı gibi mallarla yüklü gemilerin boğazlardan geçişi bugün Çanakkale Boğazı dediğimiz yer olan Hellaspontus'un ağzında kurulu Troya'nın denetimindeydi. Troya'nın savaş gemileri bunlardan vergi alıyordu. Tunç Çağı'nın ortalarında ticaret yollarının çoğuna hakim olan Mykene, yanına Grek yarımadasının öteki krallıklarını da katarak Troya'nın buradaki egemenliğine son vermek istemiş ve bu savaşların asıl nedenleri unutulup zamanla Homeros gibi ozanların dilinde romantik bir kahramanlık destanına dönüşmüş.
 
Kaynaklar
Ceram, C, W., Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler, Çeviri: Hayrullah
Örs, Remzi Kitabevi, 1969. Sevinç, N., Sevinç, M., G., Troia, A Turizm Yayınları, 1992.

Sadizm

Konu biraz sıradışı gelebilir ama amacım sadizmin ne olduğunu ayrıntılarıyla açıklamak değil.İsminin nereden geldiği hakkında bilgi vermek istiyorum.Öğrendiğim kadarıyla -izm lerde şahıs isimlerinden geliyor.Sadizm ismi "Marquis de Sade" dan geliyormuş.

Sade,yaklaşık 29 yılını hapishanede,3 yılını akıl hastanesinde geçirmiş Fransız aristokrat ve felsefe yazarı.Erotik edebiyatın en önemli yazarlarındandır ve genellikle sert pornografik yazılar yazardı.Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu.

Sade,kalesindeki kadın ve erkekler çalışanlara kötü davranmış,bir kadını kendisine cinsel anlamda hizmet etmeye zorlamıştır.Birçok fahişe onun kötü davranışlarından şikayetçiydi.Bu ve benzeri suçlardan ölüm cezasına çarptırılmış ama ceza uygulanmamış.Sade,kötü davranışlarına devam etmiştir.Hapise girme ve kaçma şeklinde devam eden hayatına siyasette girmiş,bir dönem siyasette yapmıştır.Napolyonun emriyle tekrar yakalanıp hapishaneye atılmış ve orda da genç mahkumları baştan çıkardığı için katı kuralları olan Bicêtre kalesine gönderildi.Daha sonra ailesinin katkısıyla akıl hastanesine gönderildi,burda da 13 yaşındaki hizmetliyle yeni bir maceraya atılır.Bu macera ölümüne kadar yaklaşık 4 yıl sürer.